Hemşirelerin Disiplin Cezaları 2025
- Av. Mehmet Akif Özbey
- 11 Tem
- 15 dakikada okunur
Hemşirelerin disiplin cezaları ve bu cezaların iptali hakkında bu yazımızda kısa ve öz bir şekilde bilgilendirme yapılacaktır. Detaylı açıklamalarımız ise daha önce yazdığımız “Hemşirelere Verilen Disiplin Cezaları 2025” isimli yazımızda bulunmaktadır. Bu yazımızda yalnızca vatandaşlarımızın sıklıkla sorduğu sorulara, kısa ve anlaşılır cevaplar vererek yardımcı olmak istenmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, devlet memurlarının hak ve sorumluluklarını düzenlediği gibi, hemşirelerin disiplin cezalarının neler olduğu, bu cezaları alan kişilerin haklarını nasıl arayacağı anlatılmıştır. Bir hemşireye disiplin cezası ancak ve ancak kanunda belirtilen fiillerin, hemşire tarafından yapılması halinde verilir. Bunun dışında hemşirelere disiplin cezası verilmesi mümkün değildir. Bu kanunla birlikte, “Sağlık Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği”nin ve “Sözleşmeli Sağlık Personeli Disiplin ile Disiplin Kurulları Hakkında Yönetmelik” isimli yönetmeliğin de bilinmesi, hemşirelerin disiplin cezalarının hukuka uygun olup olmadığını anlamada yol gösterici olacaktır.
Kanuna aykırı bir fiili olmayan kişilere, sırf keyfi sebeplerle bir ceza verilmesi halinde, bu ceza iptal edilebilecektir. Bu iptal sürecini başlatmak için, hemşirelerin kendilerine verilen disiplin cezalarına itiraz etmesi veya idari yargıda iptal davası açması gerekmektedir. Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ilgili diğer kanunların dağınık ve anlaşılır olmayan yapısı, teknik bilgi gerektirmesi ve itiraz/iptal süreçlerine başlanması için kısa sürelerin bulunması nedeniyle, herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına bu sürecin uzman bir avukat aracılığıyla takip edilmesi büyük önem taşımaktadır.
A) Hemşirelerin Disiplin Cezaları Nelerdir?
Hemşireler de diğer kamu görevlileri gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında disiplin cezalarına tabiidirler. Disiplin cezaları, memurların görev ve sorumluluklarına aykırı davranışları nedeniyle uygulanan idari yaptırımlardır. Bu cezalar, fiilin ağırlığına göre değişmekle birlikte, belirli bir düzen içinde uygulanır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi ve diğer ilgili maddelere göre hemşirelerin disiplin cezaları ve bu cezalara sebep olabilecek fiiller örnek olarak aşağıda sayılacaktır. Başlıca disiplin cezaları şunlardır:
1)Uyarma Cezası: Hemşirelerin görevlerini yerine getirirken ve görev sırasındaki davranışlarında daha dikkatli olmaları gerektiğinin kendilerine yazıyla bildirilmesidir.
oÖrnek fiiller: Verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, göreve geç gelmek, görevden erken ayrılmak, görev yerini izinsiz terk etmek, kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine uymamak.
2)Kınama Cezası: Hemşirelerin görevlerini yaparken ve görev sırasındaki davranışlarında kusurlu olduklarının kendilerine yazıyla bildirilmesidir. Uyarma cezasının sınırını aşan fiillerin hemşire tarafından sergilenmesi halinde bu disiplin cezası verilir.
oÖrnek fiiller: Kurumun çalışma düzenini bozucu davranışlarda bulunmak, hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak, hastalarla veya çalışma arkadaşlarıyla uygunsuz iletişim kurmak.
3)Aylıktan Kesme Cezası: Hemşirenin yaptığı hukuka aykırı fiil neticesinde brüt aylığından 1/30 ile 1/8 arasında bir oranda kesinti yapılmasıdır.
oÖrnek fiiller: Özürsüz ve izinsiz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri özel menfaat sağlamak amacıyla kullanmak, Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak, hastaların veya yakınlarının özel bilgilerini izinsiz ifşa etmek
4)Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezası: Hemşirenin bulunduğu kademedeki ilerlemesinin fiilin ağırlık derecesine göre 1-3 yıl durdurulmasıdır. Bu ceza ise hemşirenin alacağı unvanı geç almasına ve aylık maaşının daha geç artmasına sebebiyet verecektir.
oÖrnek fiiller: Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak, Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak.
5)Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası: Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarılmaktır. Bu en ağır disiplin cezasıdır.
oÖrnek fiiller: Terör örgütleriyle ilişkisi bulunmak, yüz kızartıcı suç işlemek, Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak.
B) Hemşirelerin Disiplin Cezaları Nasıl İptal Edilir?
Hemşirelerin disiplin cezalarına karşı izlenebilecek iki temel yol vardır: disiplin cezasını veren makamın bir üst makamına cezanın iptal edilmesi için yapılan idari itiraz yolu ve idari mahkemelerde açılan iptal davası yolu. Öncelikle belirtmek gerekir ki, idari itiraz yolu kullanılarak, verilen cezanın haksız olduğu ve iptali, cezayı veren makamın bir üst makamından talep edilir.
Yani örneğin, hemşirelere bir disiplin cezası verilecekse disiplin amiri olan Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü tarafından bu ceza verilir. Verilen bu cezaya itiraz edilmesi istendiğinden ise Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürünün bir üst amiri olan Başhekime hitaben yazılan bir dilekçe ile itiraz yapılır. Böyle bir itirazın yapılması, hemşirelerin disiplin cezalarının kesinleşmesini engelleyecektir.
Yapılan idari itirazın sonucunda, idare hemşireye ceza verilmemesi gerektiğini kabul ederse, ceza hemşire hakkında daha uygulanmadan ortadan kalkmış olacaktır. İtirazın reddedilmesi halinde ise artık hemşire hakkında kesinleşmiş ve uygulanan bir disiplin cezası verilmiş olacaktır. Bu cezanın iptali için ise tek yol idari dava yoludur. Yapılan itiraza herhangi bir cevap verilmeksizin, itirazın yapılmasından itibaren 30 gün geçmişse, yine idare tarafından itiraz reddedilmiş gibi kabul edilerek, hemşirelere uygulanan disiplin cezası hakkında idari dava yolunun takip edilmesi gerekmektedir.
· 1) İdari İtiraz Yolu: Hemşirelerin disiplin cezalarına karşı, disiplin cezası tebliğ edildikten sonra belirli bir süre içinde ilgili amir veya kurula itiraz etme hakkı bulunmaktadır. İtiraz Süresi, hemşireye disiplin cezası kararının tebliğ tarihinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde itiraz edilmeyen cezalar kesinleşir.
Hemşirelerin disiplin cezalarına itiraz edeceği yer, hemşirelere uygulanan disiplin cezasının türüne göre değişir. Hemşireler uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı, bir üst disiplin amirine veya ilgili disiplin kuruluna itiraz eder. Kendisine kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilen hemşire ise, Yüksek Disiplin Kuruluna itiraz eder. Kendisine devlet memurluğundan çıkarma cezası verilen hemşirenin ise, bu cezaya karşı idari itiraz hakkı bulunmamaktadır, bu cezaya karşı doğrudan yargı yoluna başvurulur.
İtiraz mercileri, itiraz dilekçesi ve ilgili evrakların kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde kararlarını vermek zorundadır. İtirazın kabulü halinde, verilen ceza hafifletilebilir veya tamamen kaldırılabilir. İtiraz reddedilirse, veya bu süre içerisinde itiraz mercii hiçbir cevap vermezse hemşirelere uygulanan disiplin cezaları kesinleşir.
· 2) İptal Davası Yolu: Hemşirelerin disiplin cezaları, idari itiraz yolu tüketildikten sonra veya itiraz hakkı kullanılmaksızın, idare mahkemelerinde “iptal davası” adı verilen idari davanın açılmasıyla iptal edilebilir.
Dava, hemşire tarafından yukarıda anlattığımız itiraz yoluna başvurulmuşsa ve itiraz mercii 30 günlük karar verme süresi içerisinde, hemşirenin disiplin cezasına itirazını ret kararı vermişse, bu kararın hemşireye tebliğinden itibaren 60 gün içinde açılır. Eğer itiraz mercii, karar vermesi gereken 30 günlük süre içinde cevap vermezse, bu 30 günlük sürenin bitiminden sonraki 60 gün içinde hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davası açılabilir. Hemşire tarafından itiraz yoluna başvurulmamışsa, hemşirelerin disiplin cezalarının, hemşireye tebliğinden itibaren 60 gün içinde iptal davasının açılması gerekir.
Hemşirelerin disiplin cezalarına karşı açılacak davalar, hemşirenin görev yaptığı yer idare mahkemesinde açılır. İdari yargı mahkemeleri, disiplin cezasının hukuka uygunluğunu denetler. Yani kendisine disiplin cezası verilen hemşirenin haklı olup olmadığı, kendisine verilen disiplin cezasının hukuka uygun olup olmadığını denetler. İptal davası sonucunda hemşirelere uygulanan disiplin cezalarının hukuka aykırı olduğu tespit edilirse, mahkeme bu cezayı iptal eder. İptal edilen disiplin cezası hemşirenin özlük dosyasından silinir ve ceza nedeniyle oluşan hak kayıpları giderilir.
C) Hemşirelerin Disiplin Cezalarının İptal Edilmesi Ne Kadar Sürer?
Hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davaları, idari dava türlerindendir. İdari davalar, ilk derece mahkemesi olan İdare Mahkemesi’nde açılır. İdare mahkemelerinde, hemşirenin haklı bulunmaması üzerine disiplin cezasının iptal edilmeyeceğinden, hemşirenin davayı bir üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf edilerek taşıması gerekir. Yine burada da disiplin cezasının iptal edilmemesi halinde ve diğer koşulları da sağlanmışsa, dava temyiz yoluyla Danıştay’a taşınabilir. Tüm bu süreçler, hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davalarının ne kadar süreceğini belirlemektedir. Genellikle ilk derece mahkemesi olan idare mahkemesi, davaya ilişkin kararını genellikle 1 sene içerisinde verir. Davanın Bölge İdare Mahkemesi’ne taşınması halinde ise, bu mahkemece karar verilmesi genellikle 1 sene sürmektedir. Davanın Danıştay’a taşınması halinde ise, Danıştayca karar verilmesi ortalama 2-3 sene sürmektedir. Dolayısıyla hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davaları ortalama 2 ila 5 yıl arasında sürmektedir.
D) Hemşirelerin Disiplin Cezalarının İptali Davalarının Mahkeme Masrafı Ne Kadardır?
Mahkeme masrafları birçok giderden oluşmaktadır. Bunlar tebligat giderleri, dava açma harçları ve başvuru harçları gibi farklı isimlerle adlandırılmaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davalarında ödenmesi gereken mahkeme masrafları 2025 yılı için 4.000,00.-TL (dört bin türk lirası) civarındadır.
E) Hemşirelerin Disiplin Cezalarında Avukatlık Ücreti Ne Kadardır?
Ülkemizde vatandaşlar arasında yapılacak sözleşmeler için sözleşme özgürlüğü vardır. Yani taraflar yapacağı sözleşmelerin şartlarını istedikleri şekilde kararlaştırabilir, sözleşme konusu ücretlerin miktarını istedikleri gibi anlaşabilmektedir. Bu sebeple avukatların, hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davalarında isteyebilecekleri ücret için üst bir sınır yoktur. Ancak her sene yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi bulunmaktadır. Avukatlar bu tarifenin altında bir ücretle dava almamalıdır. Bu tarifeye göre ise, avukatların 2025 yılı için hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davalarında talep edebilecekleri en az ücret 18.000,00.-TL (on sekiz bin türk lirası) olarak belirlenmiştir.

F) Hemşirelerin Disiplin Cezlarına Dair Örnek Mahkeme Kararları:
1- Gaziantep BİM 3. İdare Dava Dairesi, 03.03.2017 tarihli ve 2017/1262 E., 2017/1433 K. sayılı kararı: “Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre disiplin cezası verilebilmesi için öncelikle kusurlu halin tespiti gerekmektedir. Kusurlu halin tespitinden kasıt ise, disiplin cezasına konu edilen fiil veya halin zamanı, yeri, şekli gibi tüm unsurların ortaya konulması, böylelikle de afaki olmaktan uzak, net ve açık şekilde belirlenmesidir. Kaldı ki aksi durumda, isnadın sübut bulup bulmadığını muhakeme etmek de mümkün olamayacaktır.
Dosyasının incelenmesinden, Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesinde Anestezi Yoğun Bakım Ünitesinde hemşire olarak olarak görev yapan davacının, görev yeri olan yoğun bakım ünitesinde 14.08.2015 tarihinde nöbet teslimi başladıktan sonra kıdemli hemşire tarafından hasta paylaşımının yapıldığı, davacı ile hemşire K1'in hasta paylaşımı konusunda anlaşamadıkları ve aralarında tartışma çıktığı, tartıştığı şahsın kendisine bazı sözler söylemesi üzerine davacının da "defol git" diyerek karşılık verdiği, davacının savunmasında hemşire K1'in kendisi tahrik edici sözler söylemesi üzerine bu kelimeyi kullandığını kabul ettiği daha sonra orada bulunanların da araya girmesiyle tartışmanın bitirildiğinin belirtildiği, hemşire K1'in bu olayı tutanak altına aldığı, ikili arasında yaşanan bu tartışma sonrasında olayla ilgili soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma sonrasında düzenlenen 09.10.2015 tarihli inceleme raporu ile her iki hemşirenin de 2547 sayılı Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memur Disiplin Yönetmeliği'nin 5.maddesinin (e ve h) bentleri uyarınca Uyarma cezasıyla tecziye edilmelerinin önerildiği ve söz konusu rapor doğrultusunda tartışmanın tarafı olan diğer şahıs ile birlikte davacıya uyarma cezası verilmesi, davacının verilen cezaya yaptığı itirazın reddi üzerine bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının görev esnasında hasta paylaşımı konusunda hemşire K1 ile tartıştığı ve bu kişiye defol git diyerek bağırdığı şahit ifadeleri ve kendi beyanı ile sabittir. Sübuta eren bu fiil sebebiyle olayın tarafı olan kamu görevlilerinin fiillerine uygun bir disiplin cezası ile cezalandırılmaları gerekeceği tartışmasızdır. Nitekim vuku bulan bu olay dolayısıyla tartışmanın tarafı olan her iki hemşireye de taşıdıkları sıfatın gerektirdiği vakara yakışmayan tutum ve davranışta bulunmaları ve görevin işbirliği içerisinde yapılması ilkesine aykırı davranmaları dolayısıyla disiplin yönetmeliğinin ilgili bentleri uyarınca en alt dereceden ceza verilmiştir. Karşı tarafın ne dediği, tartışmayı ilk kimin başlattığı veya kimin daha haklı olduğu hususları somut olayda cezayı ortadan kaldıran veya cezayı hafifleten bir neden olmayıp, cezanın en alt dereceden verildiği dikkate alındığında, bu hususların ancak cezanın ağırlaştırıcı bir nedeni olarak değerlendirilebileceği sonuna varılmıştır.
Bu durumda; davacının sübuta eren fiiline uygun olarak Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memur Disiplin Yönetmeliği'nin 5.maddesinin (e ve h) bentleri uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılması işlemine yaptığı itirazın reddine dair işlemde hukuka aykırılık, işlemi iptal eden idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.”
2- İstanbul BİM 2. İdare Dava Dairesi, 12.04.2019 tarihli ve 2018/3186 E., 2019/767 K. sayılı kararı: “Öte yandan; Disiplin hukuku cezalandırılma ilkeleri açısından ceza hukuku ile benzer özellikler taşımakta olup, kişilerin disiplin cezası ile cezalandırılabilmeleri için suç olarak belirlenmiş olan tutum ya da davranışın ilgilisi tarafından işlenmiş olduğunun kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması ve maddi gerçeğin tüm boyutlarıyla ortaya konması gerekmektedir. Ayrıca evrensel ceza hukuku ile Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi disiplin hukukunda da uygulama alanı bulunmaktadır. Buna göre; disiplin yaptırımı uygulanacak kişi tarafından ikrar edilmeyen ve eldeki mevcut deliller ile disiplin normuna aykırı fiilin ispatı mümkün olmayan hallerde "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereğince ilgiliye disiplin cezası verilemeyeceğinin kabulü gerekir.”
3- Gaziantep BİM 3. İdare Dava Dairesi, 30.03.2018 tarihli ve 2018/1118 E., 2018/1545 K. sayılı kararı: “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin disiplinle ilgili açık hükümleri uyarınca; disipline ilişkin tüm işlemleri yapmak ve disiplin konusu fiilin öğrenilmesinden itibaren belirlenen süre içinde soruşturmayı başlatarak disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğramasını engellemek disiplin amirlerinin sorumluluğunda olup; disiplin cezasına konu fiilin, personelin sıralı disiplin amirlerinden herhangi birisi tarafından öğrenilmesi üzerine, yine sıralı disiplin amirlerinden herhangi birisinin vereceği olurla soruşturmaya başlanabileceği, bunun dışında, herhangi bir makam veya kişi tarafından soruşturma oluru verilmek suretiyle soruşturmaya başlanılmasına olanak bulunmadığı, bu şekilde yetkisiz makam tarafından verilen soruşturma olurunun geçerli bir olur olmaması nedeniyle bu olura dayalı olarak yapılan soruşturma sonucu personelin disiplin cezası ile cezalandırılmasına olanak bulunmayacağı kuşkusuzdur.”
4- Erzurum BİM 1. İdare Dava Dairesi, 25.04.2017 tarihli ve 2017/105 E., 2017/1015 K. sayılı kararı: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 15/09/2009 tarihli, Kaya ve Seyhan - Türkiye kararında (application no. 30946/04); Eğitim-Sen üyesi öğretmenlere, 11/12/2003 tarihinde KESK’in çağrısına uyarak, parlamentoda tartışılmakta olan kamu yönetimi kanun tasarısını protesto etmek üzere düzenlenen bir günlük ulusal eyleme katılmaları nedeniyle 11/12/2003 tarihinde göreve gelmedikleri için uyarma cezası verilmesinin, her ne kadar bu ceza çok küçük olsa da, sendika üyelerinin çıkarlarını korumak için meşru grev ya da eylem günlerine katılmaktan vazgeçirecek bir nitelik taşıdığı, öğretmenlere verilen disiplin cezasının "acil bir sosyal ihtiyaca" tekâbül etmediği ve bu nedenle "demokratik bir toplumda gerekli" olmadığı sonucuna varmış, bunun sonucu olarak, bu davada, başvuranların AİHS’nin 11. maddesi anlamında gösteri yapma özgürlüğünü etkili bir şekilde kullanma haklarının orantısız olarak çiğnendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11.maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu durumda, davacının, üyesi olduğu sendikanın aldığı bir karar sonucunda gerçekleşen göreve gelmeme eyleminin, özürsüz olarak göreve gelmemek fiili kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve sendikal faaliyet kapsamında bir fiil olarak kabulü gerekeceğinden, disiplin suçu teşkil etmeyen göreve gelmeme eylemi nedeniyle davacıya 657 sayılı Kanunun 125/c-b maddesinde öngörülen fiili işlediğinden bahisle uyarınca disiplin cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.”
5- İstanbul BİM 3. İdare Dava Dairesi, 12.12.2017 tarihli ve 2017/1760 E., 2017/2101 K. sayılı kararı: “Bu durumda, davacıya başhemşire olarak görev yaptığı dönemde, özellikle 2007-2008 yıllarında mobbing uygulanması neticesinde ruhsal ve psikolojik sağlığının bozulduğu dikkate alındığında, olayda, manevi tazminata ilişkin koşulların oluştuğu sonucuna varılmaktadır. Bu itibarla, davacının duyduğu elem ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, Mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.”
6- İstanbul BİM 2. İdare Dava Dairesi, 03.07.2018 tarihli ve 2018/332 E., 2018/2155 K. sayılı kararı: “Bu durumda, davacının yer değişikliği talebine dayanak gösterdiği sağlık raporunun onaylanması amacıyla sevkedildiği hakem hastaneye başvurmamasının ve bu nedenle hakkında başlatılan disiplin soruşturmasını yürütmek üzere tayin olunan muhakkike savunmasını yazılı olarak teslim etmemesinin, "kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kusurlu davranmak fiili" kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığından, anılan gerekçelerle davacının 657 sayılı Kanunun 125/B-a maddesi uyarınca kınama cezası cezalandırılması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
7- Gaziantep BİM 3. İdare Dava Dairesi, 02.11.2017 tarihli ve 2017/1612 E., 2017/1507 K. sayılı kararı: “Disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli yasal süreler içerisinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehe ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve böylelikle memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir delillerle şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konularak yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.”
8- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 28.12.2017 tarihli ve 2017/11014 E., 2017/13095 K. sayılı kararı: “Olayda, İdare Mahkemesi'nce, davacının aynı birimde görev yaptığı ebelere karşı sarfettiği iddia edilen sözlerin tanık ifadeleriyle sabit olduğu belirtilerek, eylemine uyan 657 sayılı Kanunun 125/B-h maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosyada mevcut soruşturma raporu ve ekleri ile tanık ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, ifadesi alınanlardan, davacıya isnad edilen fiili doğrulayanların sadece davacı hakkında bu suçlamayla ilgili tutanak tutan ebeler olduğu, ifadesi alınan iki doktorun ise davacı ile hemşireler arasında yaşanan olayı bilmediklerini, bu olaya şahit olmadıklarını belirttikleri görüldüğünden, davacıya isnad edilen fiilin işlendiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulamadığı ve dolayısıyla fiilin sabit olmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
9- Gaziantep BİM 3. İdare Dava Dairesi, 23.11.2017 tarihli ve 2017/767 E., 2017/1742 K. sayılı kararı: “Olayda, yatan hasta sayısı olması gerekenden fazla olsa dahi, bu durumun kalite standartları gereği doldurulması gereken evrakların doldurulmaması şeklindeki eylemin mazereti kabul edilemeyeceği, bu eylemin sabit olduğu, aynı isnat nedeniyle soruşturma yapılan K1 hakkında 125/A-a maddesi uyarınca uyarma cezası verilirken davacıya 12/C-a maddesi uyarınca aylıktan kesme cezası verilmesinin eşitler arasında eşit muamele edilmesi ilkesine aykırı olduğu, davacının kastı olup olmadığının her eylemde ayrı ayrı, bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının geçmişte de görevini yapmadığı gerekçesiyle, dava konusu olayda kasıtlı olarak davrandığı sonucuna varılamayacağı, davacının eylemine uygun 125/A-a maddesi uyarınca uyarma cezasıyla tecziyesi gerekirken aylıktan kesme cezasıyla tecziyesinde hukuka uyarlık, idare mahkemesi kararında ise sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik görülmemiştir.”
10- Samsun BİM 1. İdare Dava Dairesi, 31.05.2018 tarihli ve 2017/4669 E., 2018/817 K. sayılı kararı: “Olayda, davacının disiplin amiri tarafından verilen dava konusu uyarma cezasına karşı 22/07/2016 tarihli dilekçesi ile itiraz başvurusunda bulunduğu ancak itirazın sonucunu beklemeden 20/09/2016 tarihinde bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı tarafından itiraz yoluna başvurulmuş olması nedeniyle nihai şeklini almamış olan uyarma cezasının, dava yoluna başvurulduğu tarih itibarıyla kesinleştiğinden ve hukuki etkisinin başladığından söz edilemeyeceği gibi, bu aşamada yargı merciince incelenmesinde hukuki bir yarar da bulunmadığından, itiraz sürecinin sonucu beklenmeden açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, İdare Mahkemesince işin esasına girilerek verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.”
11- Gaziantep BİM 3. İdare Dava Dairesi, 21.04.2017 tarihli ve 2017/416 E., 2017/526 K. sayılı kararı: “Uyuşmazlıkta, A1 Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi İdari ve Mali İşler Müdürü T.A'nın da imzası bulunan ve davacının 13.3.2015 tarihinde izinsiz ve mazeretsiz göreve gelmediği hususunu içeren tutanak gereği başlatılan soruşturma sonucunda 16.3.2015 tarihli inceleme raporunun düzenlendiği, raporu düzenleyen T.A. tarafından davacının yazılı savunmasının istenildiği ve yine T.A. tarafından tesis edilen dava konusu işlemle davacıya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/A-b maddesi uyarınca uyarma cezasının verildiği anlaşılmaktadır. Disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması cezayı veren disiplin amirlerinin olayı objektif değerlendirebilmeleriyle mümkündür. Usule uygun olarak soruşturmacı tayin edilip, soruşturma yapılmadan memurun sadece savunması alınarak verilen disiplin cezası, objektiflik ve tarafsızlık ilkesine, dolayısıyla hukuka aykırıdır. Dava konusu olayda, davacı hakkında disiplin hukuku usul ve yöntemine uygun biçimde bir disiplin soruşturması yapılmadığı, disiplin amiri tarafından -kendisinin düzenlediği inceleme raporu üzerine- davacının savunmasının istendiği ve ceza verildiği görüldüğünden, dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka uyarlık bulunmadığı gibi, davacı hakkında disiplin cezası verilmesine neden olan disiplin suçunun tespitini içeren tutanakta imzası bulunan, yazılı savunma isteyen ve ceza veren kişinin aynı olması da, disiplin cezalarının tarafsızlık ve objektiflik kriterine uygun olarak verilmesi ilkesine aykırılık oluşturacağından, dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka uyarlık, İdare Mahkemesi kararında ise sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.”
12- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 12.12.2017 tarihli ve 2017/13148 E., 2017/12707 K. sayılı kararı: “Kanun hükmünde, soruşturmaya başlama zaman aşımı süresinin başlangıcı olarak ceza gerektiren fiil ve hallerin öğrenildiği tarih esas alındığından öğrenilme tarihinin açıklığa kavuşturulması, bir diğer ifadeyle "kim tarafından öğrenilmesi halinde" zamanaşımı süresinin başlayacağının tespiti önem arzetmektedir. İdare içinde konuyla doğrudan ilgisi olmayan herhangi bir makamın ya da birimin disiplin suçu oluşturacağı düşünülen fiil veya durumu öğrenmesinin, disiplin amiri bakımından herhangi bir etkisi ve bağlayıcılığı bulunmadığından Kanunun 127. maddesinde geçen "fiillerin ve hallerin öğrenildiği tarih" ibaresinden, disiplin cezası gerektiren bir fiil işleyen memurun, bu fiilinin disiplin cezasını vermeye yetkili amirlerce somut delillerle öğrenildiği tarihin anlaşılması zorunludur. İhbar ve şikayet yoluyla disiplin cezası gerektiren fiillerin yetkili amirlere duyurulması üzerine, disiplin cezası vermeye veya soruşturma açmaya yetkili amirlerin, fiilin suç niteliği taşıyıp taşımadığı hususunda bir inceleme yapmaları veya yaptırmaları ve fiilin disiplin suçu vasfını taşıdığına kanaat getirmeleri üzerine derhal, bizzat veya soruşturma emri ile tayin edecekleri muhakkikler yolu ile soruşturmayı başlatmaları gerekmektedir. Bu durumda soruşturmaya başlama zamanaşımı, fiilin veya halin suç vasfını taşıdığının disiplin amirince öğrenildiği günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Öyleyse, disiplin soruşturmasının zamanaşımı süresinin başlangıcı bakımından esas alınması gereken öğrenme tarihi; disiplin soruşturması açmaya yetkili amirlerin öğrenme tarihidir.”
13- İzmir BİM 2. İdare Dava Dairesi, 24.09.2020 tarihli ve 2020/959 E., 2020/1217 K. sayılı kararı: “Kamu görevlilerinin, bir disiplin cezası ile cezalandırılmaları için, üzerlerine atılı disiplin suçunu işlediklerinin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde somut olarak ortaya konması gerekir. Olayda, davacı ile hemşire K3'nun birlikte nöbet tuttukları sırada aralarında çıkan sözlü tartışmada tehdit ve hakaret içeren sözler söylediklerinden birbirlerinden karşılıklı olarak şikayetçi olmuşlar ise de, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16.10.2018 tarih ve Soruşturma no:2018/15898 sayılı kararı ile, davacı ve K3.'nun atılı suçları işlediğine dair karşılıklı soyut iddia dışında kamu davası açmaya yeter derecede delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği gibi soruşturma raporuna bakıldığında da davacı ile diğer hemşire dışında tarafların birbirlerine hakaret ve tehdit eyleminde bulundukları yönünde tanık ifadesi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı ile diğer hemşire K3'nun birlikte nöbet tuttukları sırada çıkan tartışma sonucu kavga ettikleri sabit ise de, hakaret ve tehdit eylemlerinin sübut bulmadığı sonucuna varıldığından, davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125/D-l maddesi uyarınca ''1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık davanın reddine karar veren idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.”
14- Erzurum BİM 1. İdare Dava Dairesi, 08.02.2018 tarihli ve 2017/3500 E., 2018/172 K. sayılı kararı: “Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, Atatürk Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü'nde hemşire olarak görev yaptığı, 05/02/2016 tarihinde sosyal paylaşım sitesi olan facebook üzerinden yapmış olduğu paylaşımda hastane yöneticileri ile ilgili olarak rencide edici ve hakaret içeren ifadeler kullandığından bahisle hakkında başlatılan disiplin soruşturma neticesinde Üniversite Disiplin Kurulu'nun 28.04.2016 tarihli 4 sayılı oturumunda aldığı 4 sayılı kararında getirdiği teklif doğrultusunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125.maddesinin D bendinin (d) alt bendi uyarınca Atatürk Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı'nın 29.04.2016 tarih ve E.1600105289 sayılı işlemiyle "3 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması" cezası ile tecziye edildiği, yaptığı itirazın Üniversite Disiplin Kurulu'nun 03.05.2016 tarihli 5 sayılı oturumunda aldığı 5 sayılı kararıyla itirazın reddedildiği, disiplin cezasıyla cezalandırılmasına dair işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından 05/02/2016 tarihinde sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşımda özetle "...Ha bir de hemşirelerden sorumlu tavus kuşu koymuşlar odaya. Her gittiğimde kabarıyor. Üç cümle ezberletmişler. "Şu an senin sorunlarını dinleyemem.", "Sana açıklama yapmak zorunda değilim.", "Senin öyle düşünüyor olman beni ilgilendirmiyor.". Bu saydığım üç cümle bir yöneticinin özellikleri arkadaşlar. Acı ama gerçek. Bayanın üç yönetici sıfatı var ne yazık ki bu üçünün dışına çıkamıyoruz. Sen bir kere çalışanların sorunlarıyla ilgilenmek için maaş alıyorsun! Dinleyeceksin, açıklama da yapacaksın, çözüm de bulacaksın. Yapamıyorsan o koltuğu işgal etmeyeceksin. O koltuğun hakkını vereceksin! Bir de bu tavus kuşunun yavruları var. Biri egosunun kurbanı olan yukarıda bahsettiğim yönetici beyefendinin dişi versiyonu. İkisinin de tek bildikleri şey "laf cambazlığı", "Bir söyle bin işit" demişler ya aynen öyle. İnsani tüm özelliklerden mahrum kalmışlar. Bre cahiller! Kimsenin sizi üzmesine, küçümsemesine ve dalga geçmesine izin vermeyin! İki takım elbise giyinen adamların yanlışlarına boyun eğmeyin! İşten atılırım diye korkmayın! Evvela rızkınızı Allah veriyor. Zalime minnet eylemeyin ki azmasın! Zalimin sonu gelince zulmü artarmış evvela! Ne denilebilir? "Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır. Diploma insanın cehlini alsa da, Hamurunda varsa eşeklik; baki kalır." şeklinde ifadeler kullandığının disiplin soruşturmasıyla sabit olduğu, nitekim bu ifadelerin kullanıldığının davacı tarafından da inkar edilmediği, söz konusu ifadeler incelendiğinde ise, ifadelerin amirlerine karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareket olarak nitelenemeyeceği, söz konusu ifadelerin sataşma niteliğinde ifadeler olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu durumda, davacının sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımların amirlerini küçük düşürücü ve aşağılayıcı fiil ve hareketler olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, sataşma mahiyetinde kaldığı sonucuna varıldığından, davacının eyleminin yanlış nitelenmesi sonucu kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
15- Danıştay 12. Daire, 16.03.2021 tarihli ve 2020/3081 E., 2021/1382 K. sayılı kararı: “Dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli hemşire olarak görev yapan davacının, nöbetçi olduğu 16/06/2018 tarihinde, bir hastanın refakatçisi olan eşini rahatsız etmekle suçlandığı, ancak, şikayetçi hastanın eşi ile konuştuğu sabit olmakla birlikte, onu rahatsız ettiği ya da tacizde bulunduğu yolunda somut bir bilgi ve belge bulunmadığı, nitekim, soruşturmacı tarafından da fiilinin, sadece, kınama cezasını gerektiren "Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak" olarak nitelendirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının fiilinin, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde belirtilen "memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" kapsamına girmediği ve sözleşmesinin feshini gerektirecek nitelik ve ağırlıkta olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.”
Yorumlar