top of page

Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının İptali 2025

  • Av. Mehmet Akif Özbey
  • 13 Tem
  • 25 dakikada okunur

Öğretmenler, kamu görevlisi olup görevlerini yerine getirirken öğrenci, veliler ve diğer öğretmenlerle bir arada bulunmaktadırlar. Başka bir deyişle, öğretmenlik görevlerini yapmanın yanında, birçok kişi ile de münasebet kurmaktadırlar. Bu sebeple görevleri sırasında çeşitli nedenlerle disiplin soruşturmasına maruz kalabilmekte ve bu soruşturma sonucunda çeşitli disiplin cezaları ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu cezalar nedeniyle, öğretmenler hem ruhsal olarak zarar görmekte hem de mesleki kariyerleri etkilenmektedir. Bu nedenle haklarında bir şekilde disiplin cezası uygulanan kişilerin, öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali hakkında bilgi edinmeleri gereklidir. Bunun için ise disiplin cezalarının yasal dayanağının, uygulanışının ve itiraz süreçlerinin iyi bilinmesi gerekir.


Öğretmenlerin disiplin işlemleri, başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere, Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği ve Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği çerçevesinde yürütülür. Bu düzenlemelerde, disiplin cezalarının türleri, kimler tarafından verilebileceği, ne zaman ve nasıl uygulanacağı ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Başta bu kanunlar olmak üzere başkaca mahkeme kararlarının bilinmesi öğretmenlin disiplin cezalarının iptali için gerekli bulunmaktadır. Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının neler olduğu ve Öğretmenlerin Disiplin Cezalarına İtiraz konusu daha önceki yazılarımızda detaylıca anlatıldığından, bu yazımızda öğretmenlerin hak kaybı yaşamaması için kısaca bilgilendirme yapılacaktır.


A) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının Türleri ve Cezaları Vermeye Yetkili Merciler

Öğretmenlerin disiplin cezaları hakkında uzun ve teknik açıklamalar yapmak yerine, daha anlaşılır olması için, her bir ceza türüne örnek fiiller gösterilecektir. Öğretmenlerin disiplin cezaları şunlardır:

  1. Uyarma Cezası: Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terk etmek, Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek, Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak, Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak.

  2. Kınama Cezası: Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak, Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak, Devlete ait resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak, Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek, İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak, İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak, Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak, Verilen emirlere itiraz etmek, Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak, Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak.

  3. Aylıktan Kesme Cezası: Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak, Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak, Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak, Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek, Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

  4. Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezası: Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak, Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak, Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek, Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak.

  5. Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası: Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak, Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak.


Bu cezaların verilmesinde görevli disiplin amirleri, öğretmenin görev yaptığı kuruma göre değişiklik gösterir. Örneğin bir ilkokul öğretmeni için disiplin amiri okul müdürüyken, okul müdürü için disiplin amiri İlçe Milli Eğitim Müdürü’dür. Cezanın ağırlığı arttıkça karar verme yetkisi de daha üst mercilere geçer. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için disiplin kurulu kararı gerekirken, memurluktan çıkarma cezası ancak yüksek disiplin kurulunun onayıyla verilebilir. Yetkili kişi veya makam tarafından verilmeyen öğretmenlerin disiplin cezalarının ise iptali gerekmektedir.


B) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının Soruşturmasının Başlatılması ve Zamanaşımı Süreleri

Bir öğretmen hakkında disiplin cezası verilmeden önce ilgili fiilin işlenip işlenmediği araştırılır. Bu amaçla başlatılan disiplin soruşturmasında ilk dikkat edilmesi gereken nokta zamanaşımı süreleridir. 657 sayılı Kanun’a göre;

  • Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezaları için bir ay içinde soruşturmaya başlanmalıdır.

  • Memurluktan çıkarma cezası için bu süre altı aydır.


Ayrıca, ceza verilmesi gereken fiilin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmemişse ceza verme yetkisi düşer. Öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali, burada bahsedilen sürelerin aşılmasıyla rahatlıkla sağlanabilecektir.


C) Öğretmenlerinin Disiplin Cezalarının Soruşturma Süreci ve Savunma Hakkı

Öğretmenlerin disiplin cezalarının uygulanabilmesi için, soruşturma aşamasında ilgili öğretmene savunma hakkı tanınması zorunludur. Öğretmene verilecek savunma hakkının tam olarak kullandırılabilmesi için, öğretmene savunma yapmak üzere idarece 7 günden az olmamak üzere süre verilmesi gerekmektedir. Belirtilen sürede savunma vermeyen öğretmen, savunma hakkından feragat etmiş sayılır. Öğretmenler savunmalarını ister yazılı ister sözlü olarak yapabilir, tanık dinletebilir ve avukat aracılığıyla kendilerini temsil ettirebilirler.


Devlet memurluğundan çıkarma gibi ağır cezalarda, savunma süreci daha ayrıntılıdır. Memur bu süreçte dosyasını inceleme, delil sunma ve tanık gösterme hakkına sahiptir. Sonucu itibariyle diğer disiplin cezalarından daha ağır olduğundan, öğretmen hakkında memurluktan çıkarma disiplin cezasının uygulanmasında, öğretmenin savunma yapma hakkı daha geniş tanınmıştır.


D) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının İtiraz Yolu

Öğretmenler hakkında yapılan soruşturma tamamlandıktan ve disiplin amiri tarafından karar ilgili disiplin cezası verildikten sonra, öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali için iki yol bulunmaktadır. Bunlardan ilki öğretmenlerin disiplin cezalarının itiraz yoluyla iptali yoludur.


Öğretmenlerin disiplin cezalarının bu yolla iptal edilebilmesine idari itiraz yolu denilmektedir. Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna; kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı ise yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir. Bu yolla öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali için itiraz süresi, kararın öğretmene tebliğinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde başvuru yapılmazsa ceza kesinleşmiş olur. Ancak öğretmen tarafından itiraz edilirse, itiraz üzerine karar verilene kadar ceza kesinleşmemiş olur.


İtiraz merciileri, kendilerine ulaşan dosya üzerinde 30 gün içinde karar vermek zorundadır. Eğer itiraz kabul edilirse, disiplin amiri cezayı kaldırabilir veya hafifletebilir. İtirazın kabul edilmemesi veya bu 30 gün içerisinde hiçbir cevap verilmemesi halinde, artık öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali için idari dava açılması gerekmektedir. Öğretmenlerin disiplin cezalarının iptalinin idare mahkemelerinde açılacak iptal davası yoluyla iptali hususu ise aşağıda anlatılacaktır.


E) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının İptali

Disiplin cezaları kesinleştikten sonra idari yargıda iptal davası açılabilir. Bu davalarda görevli mahkeme, öğretmenin görev yaptığı yerdeki İdare Mahkemesi’dir. Bu davanın açılma süresi ise cezanın öğretmene tebliğinden itibaren 60 gündür. Bu sürede açılmayan davalar süre yönünden reddedilir. Bu yüzden davaların açılmasında sürenin doğru hesaplanması çok önemlidir.


Öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali için açılacak davalarda, verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olduğu açıkça ortaya konmalı, somut deliller ve gerekirse tanık beyanlarıyla desteklenmelidir. Disiplin cezasının usulüne uygun verilip verilmediği, fiilin gerçekten cezayı gerektirip gerektirmediği ve verilen cezanın orantılı olup olmadığı mahkemece incelenir. Bu sebeple iptal davasının açılması son derece hassas olmaktadır.


F) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının İptal Süresi

Öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali davası, verilecek disiplin cezasına göre üç aşamalı bir yargılama sürecinden geçebilir:

Öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali davaları, idari dava türlerindendir. İdari davalar, öncelikle ilk derece mahkemesi olan İdare Mahkemesi’nde açılır. İdare mahkemelerinde, öğretmenlerin haklı bulunmaması üzerine disiplin cezası iptal edilmeyeceğinden, öğretmenin davayı bir üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf edilerek taşıması gerekir. Yine burada da disiplin cezasının iptal edilmemesi halinde ve diğer koşulları da varsa, dava temyiz yoluyla Danıştay’a taşınabilir.


Tüm bu süreçler, hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davalarının ne kadar süreceğini belirlemektedir. Genellikle ilk derece mahkemesi olan idare mahkemesi, davaya ilişkin kararını ortalama 1 sene içerisinde verir. Davanın Bölge İdare Mahkemesi’ne taşınması halinde ise, bu mahkemece karar verilmesi ortalama 1 sene sürmektedir. Davanın Danıştay’a taşınması halinde ise, Danıştayca karar verilmesi ortalama 2-3 sene sürmektedir. Dolayısıyla hemşirelerin disiplin cezalarının iptali davaları ortalama 2 ila 5 yıl arasında sürmektedir.


G) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının Özlük Dosyasına Etkisi ve Silinmesi

Verilen her disiplin cezası, öğretmenin özlük dosyasına işlenir. Ancak bu cezaların belli bir süre sonra silinmesi mümkündür:

  • Uyarma ve kınama cezaları için 5 yıl,

  • Aylıktan kesme ve kademe ilerlemesi cezaları için 10 yıl geçtikten sonra, öğretmen iyi hal göstermişse özlük dosyasından çıkarılabilir.

Ancak bunun için, hakkında disiplin cezası uygulanan öğretmenin, yetkili amirine başvuru yapması gerekir. Bu başvuru atamaya yetkili amire yapılır. Ayrıca hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması uygulanan öğretmenler hakkında, bu cezanın özlük dosyasından silinmesi için disiplin kurulunun olumlu görüşü aranır.


H) Öğretmenlerin Disiplin Cezalarının Mahkeme ve Avukatlık Masrafları

2025 yılı itibarıyla öğretmenlerin disiplin cezalarının iptal davası açmanın ortalama mahkeme masrafı yaklaşık 4.000,00.-TL civarındadır. Avukatlık ücretleri ise serbest piyasa şartlarında öğretmen ve avukat arasında belirlenmekle birlikte, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre bu tür davalarda avukatlık ücreti 2025 yılı için en az 18.000,00.-TL olarak belirlenmiştir.


öğretmenlerin disiplin cezalarının iptali 2025

I) Öğretmenlerin Disiplin Cezaları Örnek Mahkeme Kararları


1-    Gaziantep BİM 5. İdare Dava Dairesi, 07.11.2019 tarihli ve 2019/1351 E., 2019/1827 K. sayılı kararı: “Dava konusu olayda, davacı tarafından anılan disiplin cezasına karşı itirazda bulunduğu, bu itirazı karara bağlanmadan dava açıldığı, kararın verildiği tarihte de henüz itirazın sonuçlanmamış olduğu, 7 günlük süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezalarının kesinleşecek olması, itiraz edilen disiplin cezalarının ise, ancak itiraz mercilerinin bu konuda verecekleri karar üzerine kesinleşecek olması ve cezanın kesinleşmesi halinde ancak dava konusu yapılabilecek olması karşısında, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemenin kesinleşmemiş uyarma disiplin cezasına karşı açılan davada 18/04/2018 tarih ve E:2017/2844 ve K:2018/658 sayılı davanın reddi yönünde verilen kararda sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”

 

2-    Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 28.12.2016 tarihli ve 2016/396 E., 2016/361 K. sayılı kararı: “Dosyanın incelenmesinden, davacının, Çankırı ili, Çerkeş İlçesi X2 Ortaokulu öğretmeni olarak görev yaptığı dönemde, hakkında başlatılan soruşturma devam etmekte iken 30/06/2015 tarihinde Ankara İli, Mamak İlçesine öğretmen olarak atandığı, soruşturma sonucunda hakkındaki iddiaların sübuta erdiği belirtilerek 10.07.2015 günlü Çerkes İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işlemiyle uyarma cezası ile cezalandırıldığı bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mevzuatta aksine bir hüküm bulunmadığı sürece, disiplin cezasının verildiği tarihteki disiplin amiri veya disiplin kurulu disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu olup, olayda dava konusu işleme dayanak olan Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde aksi yönde bir hüküm bulunmadığından, uyarma cezasının verildiği tarihte davacının görev yaptığı yerdeki disiplin amiri tarafından işlem tesis edilmesi gerekirken önceki görev yerinde bulunan disiplin amirince disiplin cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” 

 

3-    Ankara BİM 4. İdare Dava Dairesi, 27.12.2019 tarihli ve 2019/3792 E., 2019/4199 K. sayılı kararı: “Melikgazi Kaymakamlığınca, davacının her bir fiil için savunmasının alındığı, bu fiillerden okulun spor salonunun bir spor kulübüne Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 300 sayılı tebliğinde yer alan hususlar dikkate alınmadan kira sözleşmesi ile kullandırıldığı iddiası ile ilgili olarak verdiği savunma yeterli görülerek disiplin cezası verilmediği, ancak soruşturma konusu diğer fiilleri için "uyarma" disiplin cezası verildiği, okul idarecisi olan davacı ile öğretmen arasında yaşanan tartışmada gösterilen hal ve hareketlerin ve makam odasında sigara içmesi hususunun ise kamu görevi ile bağdaşır nitelikte olmadığı görülmekle beraber, idarecilik görevinin üzerinden alınmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, öte yandan "uyarma" disiplin cezasının yöneticilik görevinin üzerinden alınmasını gerektirecek derecede ağır nitelikte disiplin cezalarından olmadığı dikkate alındığında, en hafif disiplin cezası olarak nitelendirilebilecek olan söz konusu "uyarma" disiplin cezası ile cezalandırılan davacının, yöneticilik görevinin üzerinden alınmasının ve başka bir ilçeye öğretmen olarak atanmasına dair dava konusu 28/03/2019 tarih ve 645221601 sayılı işlemin hukuka aykırı olduğu”

 

4-    Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 22.03.2019 tarihli ve 2018/3015 E., 2019/595 K. sayılı kararı: “Davacının görev yaptığı okulda 16.05.2016 tarihinde TUBİTAK 4006 Bilim Fuarı isimli bir fuarın yapıldığı, sözü edilen Fuar'a okul öğretmenlerinin kendi öğrenci gruplarıyla yapmış oldukları projesini sergiledikleri, Fuar planına göre, her öğretmen ve öğrenci grubu için projelerini sergileyebilmeleri için bir masa ve panonun tahsis edildiği ve bu masalara ilgili öğretmenlerin isimlerinin yapıştırıldığı, davacının öğrencileriyle sergileyeceği projesi için, projelerinin ihtiyacı ve özelliği gereği Fuar Yürütme Komisyonundan kendilerine tahsis edilecek masada priz bulundurulmasını istediği, davacının anılan talebinin kabul edildiği, hatta fuar gününden bir gün önce davacı tarafından yapılan kontrolde de kendilerine tahsis edilen masada priz bulunduğunu gördüğü ve teyit ettiği, ancak Fuarın başladığı 16.05.2016 tarihinde fuar alanına öğrenci grubuyla yaptığı hazırlığın uzaması nedeniyle geç gelen davacının, kendisine tahsis edilen masadan isminin kaldırıldığı ve o masayı fizik öğretmeninin kullandığını görünce bu duruma canı sıkıldığı, bu nedenle fuar alanında bulunan bazı öğretmenler, okul müdürü ve fuarın yürütülmesinden sorumlu öğretmenlerle tartışma yaşadığı, elindeki su şişesini ve stant üstündeki çalışmaları sağa sola savurduğu, panodaki proje çalışmalarını söküp yırtmak suretiyle etrafa ve çalışmalara zarar verdiği, tartışmaya girdiği okul idarecileri ve öğretmenlerine yönelik "Bu nasıl okul. Hepiniz tam meslek lisesi öğrencisi ve öğretmeni oldunuz." ifadelerini kullandığı, okul müdürüne "Ne biçim organizasyon yapıyorsunuz. Dağ başı mı burası?" diyerek bağırdığından bahisle davacı hakkında disiplin soruşturması yapıldığı, yapılan soruşturma sonucunda ise tevhiden okul idarecileri ve öğretmenlerine yönelik "Bu nasıl okul. Hepiniz tam meslek lisesi öğrencisi ve öğretmeni oldunuz." ifadelerini kullandığından bahisle dava konusu kınama cezası ile cezalandırıldığı görülmekte ise de, 31 yıllık öğretmen olan davacının, önceden öğrencileri ile emek vererek hazırladığı projelerine yönelik tahsis edilen prizli masanın fuar günü başka bir öğretmen tarafından işgal edildiğini görünce, projelerini sergileyememe endişesi içinde bulunduğu hal itibarıyla okul idarecileri ve öğretmenlere yönelik "Bu nasıl okul. Hepiniz tam meslek lisesi öğrencisi ve öğretmeni oldunuz." şeklinde sarf ettiği ifadesinin, sitem etme sınırları içinde kaldığı, bu nedenle, anılan eylemi nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasını gerektirecek ağırlık ve nitelikte bir disiplin suçu olarak değerlendirilemeyeceği karşısında, davacının tevhiden 657 sayılı Kanunun 125/B-h maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında da hukuki isabet bulunmamıştır.” 

 

5-    Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 26.11.2020 tarihli ve 2020/1141 E., 2020/2056 K. sayılı kararı: “Uyuşmazlık konusu olayda, davacıya verilen kınama cezasına yapılan itirazın Disiplin Kurulu'nca kabulü üzerine davacı hakkında uyarma cezasına ilişkin işlemin tesis edildiği, ancak; dava konusu işlemde davacıya isnat edilen fiilin, uyarma cezasını gerektiren ve 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin alt bentlerinde sayılan fiill ve hallerden hangisine uyduğunun belirtilmediği, hangi fiil veya hale ilişkin tanım kapsamında olduğunun ifade edilmediği görülmekte olup, disiplin cezasını gerektirir fiil ve halin mevzuatta tek tek sayılan tanımlardan hangisi olduğu açıkça ortaya konulmadan disiplin cezası verilmesi durumunda, gerçekleştirilen eylemin hangi tanım çerçevesinde değerlendirileceği belirtilmemiş olacağından, böyle bir durumun işlemin hukukilik denetimini varsayımsal hale getireceği ve bunun da hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır. Bu durumda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin B/a bendi gereğince verilen kınama cezasına yapılan itirazın Disiplin Kurulu'nca kabul edilerek kaldırılmış olması nedeniyle, davacıya isnat edilen eyleme karşılık gelen uyarma cezasını gerektiren fiil ve halin 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin alt bentlerinde yer alan hangi tanıma uyduğunun açıkça ortaya konulması gerekirken, herhangi alt bent belirtilmeksizin "uyarma" cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

 

6-    Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 10.04.2018 tarihli ve 2017/13522 E., 2018/813 K. sayılı kararı: “Disiplin hukukunun amacı; Devlet memurları için oluşturulmuş çalışma düzenini ya da farklı bir deyişle kurum düzenini koruyarak kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamaktır. Bu düzenin bozulduğunun kabulü için düzeni bozan Devlet memurunun eyleminin saptanması ve eyleminin karşılığında uygulanacak bir disiplin cezası ile kamu hizmetinin aksatılmasının önüne geçilebilmesi gerekmektedir. Devlet memuru tarafından işlenmiş bir suçtan bahsedilebilmesi için Yasa ile yapılan tanımlamaya uygun bir eylemin gerçekleştirilmiş olması gerekir. Bir başka deyişle bir eylemin varlığı, bu eylemin bir sonuç doğurması ve sebep ile sonuç arasında bir illiyet bağının bulunması gerekir. Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuç doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için, disipline aykırı eylem veya işlemlerin sübut bulup bulmadığının, usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturma aşamasında kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması, bilahare disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylem nedeniyle, eylemine uyan disiplin cezası maddesinin tayini ve uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, takdir edilen disiplin cezası ile ilgilinin eylemi arasında adil bir denge bulunması disiplin hukuku ilkelerinden olup, bu denge kurulurken, olayın oluş biçimi, ilgilinin olaydaki fonksiyonu ve suç kastının bulunup bulunmadığı, irade dışı etkenlerin eylemin meydana gelmesine etkisi gibi hususların da gözönüne alınması gerekmektedir. Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ve dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile davacının ifadesinin birlikte değerlendirilmesinden, Kimya Öğretmeni olan davacının, Anıttepe Anadolu Lisesi'nde 2014-2015 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde göreve başladığı, göreve başlamadan önce Yönetmelik kapsamında proje ödevi alan öğrencilerin okul idaresince davacıya bildirilmediği ve bu konuda bilgi verilmediği gibi proje ödevi alan öğrencilerin de ders öğretmeniyle görüşme yapmadıkları ve proje ödevi getirmediklerinin anlaşılması karşısında, davacının, hangi öğrencinin proje ödevi aldığı konusunda bilgisinin olmadığı, bu konuda kusurlu bir davranışının bulunmadığı, bu nedenle sorumlu tutulamayacağı açıktır.”

 

7-    Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 29.12.2017 tarihli ve 2017/12771 E., 2017/13146 K. sayılı kararı: “Uyuşmazlıkta, davacının dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılmasına esas alınan fiili, "K6., K3. ve K7. isimli üç öğretmeni okul müdür yardımcılığı görevine talip oldukları için, defalarca dersten odalarına çağırıp psikolojik baskı uygulayarak tehdit ettiği ve mobbing uyguladığı" iddialarının sübuta erip ermediğidir.

 

Olayda, dosyada mevcut soruşturma raporu, ifadeler ile bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, alınan ifadelerde şikayette bulunan öğretmenler de dahil, sadece okul müdürü tarafından odaya çağrılarak okul müdür yardımcılığına aday olmamaları hususunda sürekli baskıya maruz bırakıldıklarının belirtildiği, davacının ise okul müdürün bu eylemleri sırasında sadece odada bulunduğu ve birşey söylemediğine dair olduğu, yalnızca aday öğretmen K6.'ın ifadesinde davacının kendisine bağırıp çağırdığının belirtildiği, alınan diğer ifadelerde de, davacının adı geçen bu üç öğretmene yönelik bir psikolojik baskı uygulayarak tehdit ve mobbing uyguladığına dair bir beyanın bulunmadığı, bazı öğretmen ifadelerinde ingilizce öğretmeni K5.'a lehine pozitif ayrımcılık yapıldığı, bazı bayan öğretmenlere de kaba davrandığının beyan edildiği, K8. isimli bir öğretmenin ifadesinde ise, okul müdürünün şikayet eden üç öğretmene hakaret veya tehdit ettiğini duymadığını, ancak bu öğretmelerin bir gün müdür odasından çıkarken yüzlerinin kireç gibi olduğunu gördüğünü beyan ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, davacıya isnat edilen "K6., K3. ve K7. isimli üç öğretmeni okul müdür yardımcılığı görevine talip oldukları için, defalarca dersten odalarına çağırıp psikolojik baskı uygulayarak tehdit ettiği ve mobing uyguladığı" fiillerini işlediği hususunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde hukuken itibar edilebilecek somut delillerle ortaya tam konulamadığının anlaşılması karşısında, davacının bir alt ceza uygulanarak uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Öte yandan, bazı öğretmenlerin davacının ingilizce öğretmeni lehine ayrımcılık yaptığı, bazen bayan öğretmenlere kaba davrandığı öne sürülmüş ise de, sözü edilen bu isnatlar dava konusu işleme dayanak alınan fiiller kapsamında bulunmadığından dikkate alınamayacağı; aday öğretmen K6.'ın davacının kendisine bağırıp çağırdığına dair ifadesinin ise, olayın müdür yardımcılığına talip olan öğretmelere duyurulmasıyla ilgili sürece yönelik diyalogtan kaynaklandığı anlaşılmakta olup, anılan öğretmenin henüz aday statüsünde olması nedeniyle müdür yardımcılığına atanması için hukuken başvurmasının mümkün olmadığı, ayrıca diğer iki öğretmen tarafından da, açıkça davacının eyleminin doğrulanmadığı, davacının okul müdürünün eylemleri sırasında onunla aynı odada bulunmasının, isnatlara dair birlikte hareket ettikleri hususunun ispatı için yeterli olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde bu iddialara hukuken itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.” 

 

8-    Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 25.06.2020 tarihli ve 2019/1145 E., 2020/1189 K. sayılı kararı: “Uyuşmazlıkta, her ne kadar davacının Öğretmen K3.'nın söylediğini ileri sürdüğü ibareler yönünden yapılan değerlendirmede, Öğretmenin 'anılan ibareleri söylediği ve olaya kayıtsız kaldığı' yolundaki fiilin sübuta erdirilmediği ve Okul Müdürü olan davacının, olayla ilgili olarak Öğretmen K3.'ya tebliğ etmeye çalıştığı yazının ilgili mevzuata uygun olmadığından bahisle davacı hakkında, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (g) alt bendinde düzenlenen, ''İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,'' ve (h) alt bendinde düzenlenen ''İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak'' eylemlerinden dolayı dava konusu disiplin cezası verilmiş ise de, yukarıda tespit edilen hususların tek başına davacının iş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunduğu, iş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataştığı sonucunu doğurmayacağı, davacıya isnat edilen eylemlerin, her türlü şüpheden uzak, açık ve net bir şekilde somut bilgi ve belgeler ile ortaya konulamadığı sonucuna ulaşıldığından, davacının dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık, bu işleme karşı açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

 

9-    Ankara BİM 4. İdare Dava Dairesi, 14.10.2020 tarihli ve 2020/1875 E., 2020/2488 K. sayılı kararı: “Bakılan uyuşmazlıkta, Ankara İli, Mamak ilçesi, X3 İlköğretim okulunda X1 olarak görev yapan davacı hakkında; babası ve kardeşinin okula gelerek okul müdürü K5. ve okul müdür yardımcısı K4.'ye tehdit ve hakaretlerde bulundukları, okul müdürüne yumruk atıldığı, emniyet güçlerinin olay yerine çağrıldığı iddiasıyla bağlantılı olarak, okulda yaşanan durumları cep telefonu ile babası ve kardeşine iletmek suretiyle olayların meydana gelmesine sebebiyet verdiği hususlarında hakkında soruşturma açıldığı, olayla ilgili tahkikat evraklarının Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, soruşturma neticesinde isnat olunan fiil ve eylemin sübut bulduğu sonucuna varılması üzerine, disiplin yönünden "kınama" disiplin cezası ile cezalandırılmasının ve idari yönden ise 5442 sayılı Kanunun 8/c maddesi gereğince görevinden alınmasının önerilmesi üzerine, dava konusu işlem ile Polatlı ilçesi, X2 İlkokuluna sınıf öğretmeni olarak atamasının yapıldığı dava dosyası ve soruşturma dosyasının incelenmesinden anlaşılmıştır. Bu durumda, açılan soruşturma neticesinde davacıya isnat edilen söz konusu eylemlerin gerçekleştiği hususundaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, zikredilen eylemlerin davacının anılan müdür yardımcılığı görevinden alınmasını gerektirir nitelikte olduğu, idarenin bu husustaki takdir hakkını kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullandığı, dolayısıyla davacının müdür yardımcılığı görevinin üzerinden alınarak, başka bir ilçedeki okula sınıf öğretmeni olarak atanması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.”

 

10- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 21.02.2018 tarihli ve 2017/12766 E., 2018/384 K. sayılı kararı: “Her ne kadar davacı hakkında, Müdür olarak görev yaptığı okuldaki bir öğrenci ile öğretmen arasındaki gayrimeşru ilişki şüphesinin açıklığa kavuşturulması için, görüşme esas ve usullerine uygun olmayan görevlendirme emri verdiği gerekçesiyle disiplin cezası verilmiş ise de, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda yer alan ifade tutanaklarının birlikte değerlendirilmesinden, davacının da imzasının bulunduğu dosyada mübrez 18.02.2016 tarihli tutanağa göre, 17.02.2016 tarihinde okul müdür yardımcısı K3' nin , aynı okul öğrencisi K4 ile öğretmen K5 ile arasında olan gayrimeşru ilişki şüphesini okul müdürü olan davacıya bildirdiğinin tutanakta kayıt altına alındığı, davacının bu iddialar üzerine okulun biri bayan iki rehber öğretmenini ve bir bayan müdür yardımcısını öğrenciyle görüşmek üzere görevlendirdiğinin tutanakta belirtildiği, öğrenci ile yapılan görüşme sonrası, öğrencinin herhangi bir durumu paylaşmaması üzerine bu konuda da tutanak tutulduğu ve ertesi gün okul rehber öğretmeni K6 tarafından öğrenciyle başbaşa görüşme gerçekleştirildiği ve bu görüşmede öğrencinin öğretmeni ile gönül ilişkisinde olduğunu belirttiğinin yine 18.02.2016 tarihli tutanakta yer aldığının görüldüğü, dolayısıyla 17/02/2016 tarihinde bir öğrenci ile öğretmen arasındaki ilişki iddiasını öğrenen ve bu konuda rehber öğretmenleri öğrenci ile görüşmek için görevlendiren davacının, bu görevlendirmeyi yaparken ne yapması gerektiği halde yapmadığı veya ne yapmaması gerektiği halde yaptığı, görüşme esas ve usullerinin ne olduğu, görüşme esas ve usullerinin hangi mevzuatta belirtildiği ve davacının hangi fiili ile görüşme esas ve usullerine uygun olmayan kusurlu bir davranışta bulunduğu konusunda, gerek soruşturma raporunda gerekse savunma dilekçesinde herhangi bir açıklamanın bulunmadığı anlaşıldığından, davacıya isnad edilen görüşme esas ve usullerine uygun olmayan görevlendirme emri verdiği hususunun sübuta ermediği sonucuna varılmış olup, soyut ifadelerle uygulanan dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık sözkonusu disiplin cezasına karşı açılan davanın reddi yönündeki mahkeme kararında ise yasal isabet görülmemiştir.”

 

11- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 13.02.2018 tarihli ve 2017/12470 E., 2018/188 K. sayılı kararı: “Bu durumda, yukarıda yapılan tespitler karşısında, tutanak ile ifadeler ve muhakkik raporundaki değerlendirmelerin birbirleriyle örtüşmemesi; okul müdürünce 2. derste, dersin öğretmeni olan K4'nın Ruh Sağlığı dersi sınavını yaptığı yolunda tutanak tutulmasına, öğrenci ifadelerinin de bu yönde olmasına karşın, muhakkikçe İngilizce dersinde Ruh sağlığı sınavının yapıldığı tespitine dayanılarak davacının idareye haber vermeden İngilizce dersinde Ruh Sağlığı dersi sınavını yaptığından bahisle tesis olunan dava konusu işlemde, davacıya isnat olunan eylemin, her türlü şüpheden uzak açık ve net bir şekilde somut bilgi ve belgeler ile ortaya konulamadığı, dolayısıyla davacıya isnat edilen fiilin sübut bulmadığı anlaşıldığından, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun'nun 125/B-a maddesi uyarınca kınama cezası cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık , aksi yöndeki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

 

 

12- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 31.01.2019 tarihli ve 2018/3220 E., 2019/235 K. sayılı kararı: “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda düzenlenmeyen "tevhiden" cezalandırma yöntemi, soruşturma raporlarında getirilen teklifler ve bu teklifler üzerine verilen cezalarla uygulama kazanmış olup, disiplin soruşturmalarında disiplin suçu oluşturan her bir eylem için ayrı ayrı hukuki nitelendirme yapılması gerekmekle birlikte, bu fiiller için tek bir disiplin cezası teklifinde bulunulmasına ve bu teklifin kabul edilerek tek bir disiplin cezası verilmesine hukuken bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Anayasal bir hak olan "hak arama hürriyeti" gereği kanuni yollara başvuran kişilerin durumlarını daha da ağırlaştıracak şekilde karar verilmesine hukuken olanak bulunmadığından, ilgililere idare tarafından yalnızca bir ceza verilmesinin bu kişiler lehine bir durum olması karşısında, bu disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davalarda tevhiden ceza verilemeyeceği ve her fiil için ayrı ceza verilmesi gerektiği yolunda karar verilmesi, dava açan kişiler aleyhine sonuçlar doğuracağından söz konusu Anayasal hakka aykırılık teşkil edeceği açıktır. Buna göre, usulüne uygun olarak yapılmış olan bir disiplin soruşturması sonucunda, ilgiliye isnad edilen birden fazla fiiline yönelik, her bir fiilinin karşılığının ayrı bir disiplin cezasını gerektiği belirlendikten sonra bu cezalardan en ağırını vermek suretiyle tevhiden cezalandırma yöntemiyle tesis edilen disiplin cezalarına karşı, bu işlemin iptali istemiyle yargı yoluna başvurulması halinde, Mahkemece, sadece tevhiden verilen cezaya esas alınan fiil veya hallerin hukuki denetiminin yapılabileceği, daha alt cezayı gerektirdiği tespit edilip, tevhiden cezalandırma yapıldığı için bunlar için bir ceza öngörülmeyen fiiller için ise Mahkemece hukuki bir denetimin yapılamaması gerekir.(Örneğin, yapılan bir disiplin soruşturması sonucunda, ilgilinin 1. fiilinin uyarma, 2. fiilinin kınama, 3. fiilinin aylıktan kesme cezasını gerektirdiği ortaya konulsa ve ancak en ağırı olana 3. fiilinden dolayı tevhiden aylıktan kesme cezasının verilmesi durumunda, Mahkemece, sadece aylıktan kesme cezası yönünden inceleme yapılması gerekecek, uyarma ve kınama cezasını gerektiren fiiller yönünden hukuki bir inceleme yapılamayacaktır. Çünkü, tevhiden de olsa, dava konusu işlem aylıktan kesme cezasıdır ve sadece aylıktan kesme cezasının dayanağı fiiller incelenebilir.) Mahkemece yapılan hukuki denetim sonucunda, tevhiden cezalandırma şeklinde verilen cezanın dayanağı olan fiilin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılması durumunda, alt cezayı gerektirdiği tespit edilen diğer fiiller yönünden herhangi bir inceleme yapılmadan dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekecektir. Bu şekilde iptal kararı verilmesi durumunda, idarece, hukuki denetimi yapılmayan ve daha alt cezayı gerektiren diğer fiiller yönünden yeniden disiplin cezası işlemi tesis edilebilmesi, ilgili tarafından da bu cezalara karşı isterse idari yargı yerine yine dava açabilmesi mümkündür.

 

Öte yandan, tevhiden ceza uygulaması yapılarak tek bir cezanın uygulanması halinde ise, idari yargı yerince, tevhiden verilen cezanın (bakılan uyuşmazlıkta ağır ceza olan 657 sayılı Kanun'un 125/C-a maddesi uyarınca verilen aylıktan kesme cezası) karşılığı eylemler yönünden hukuki değerlendirmenin yapılması, bunun sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, dava konusu uyuşmazlıkta, davacının, tevhiden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-a maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin karşılığı olan; X1 Ortaokulu Müdürü olarak öğrencilere kitap satışı yaptığı, öğretmenleri de tavsiyede bulunması konusunda zorladığı, kitapların üzerine kar payı eklediği, sistem odası denilen yerde kitapları depoladığı, kazandığı paranın hiçbir yerde kaydı olmadığı gerekçesiyle 657 sayılı Kanun'un 125/C-a maddesine göre 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin (dava konusu işlemde 2.madde kapsamında belirtilen eylem);öğrencilerden fotokopi parası, kimlik parası, deneme sınavı parası adı altında para topladığı gerekçesiyle 657 sayılı Kanun'un 125/C-a maddesine göre 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin(dava konusu işlemde 3.madde kapsamında belirtilen eylem)ileX1 Ortaokulu 5. Sınıf öğrenci kabul kayıt sürecinde öğrenci velilerinden bağış talep ettiği ve bağış aldığı gerekçesiyle 657 sayılı Kanun'un 125/C-a maddesine göre 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına(dava konusu işlemde 9. madde olarak belirtilen eylem yönünden)ilişkin eylemler yönünden hukuki bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.”

 

13- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 09.05.2018 tarihli ve 2017/13667 E., 2018/1040 K. sayılı kararı: “Öte yandan, disiplin cezaları; idare hukuku literatüründe idari işlemlerin 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında kaldırılması, geri alınması ve iptali talebiyle süresinde idareye başvurulabileceğine dair ana kuralın bir istisnasını oluşturur. Bu cezalar, tesis edilmekle hukuk aleminde ilgililer yönünden hüküm ifade ederler ve ancak dört yolla etkilerini kaybederler. Birincisi, disiplin cezasına ilgili tarafından 7 gün içinde disiplin kurullarına itiraz edilmesi üzerine talebin kabulüyle disiplin amirince cezanın hafifletilmesi veya tamamen kaldırılması; ikincisi, bu işlemlerin iptali istemiyle açılan davalar üzerine yargı yerlerince cezaların iptaline karar verilmesi; üçüncüsü, af kanunu gibi yasama organınca yapılan tasarruflar; dördüncüsü ise, memuriyetten çıkarma cezaları hariç, 657 sayılı Kanunun 133. maddesi uyarınca ilgilinin cezasının özlük dosyasından silinmesidir. Başka bir deyişle, disiplin cezası işlemleri tesis edildikten sonra, o işlemi tesis eden tarafından artık geri alınamaz, kaldırılamaz.

 

Buna göre, davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda ilk olarak tesis edilen 657 sayılı Kanunun 125/C-b maddesi uyarınca aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 10.11.2016 tarih ve 12686758 sayılı işlemin, idarece sehven tesis edildiği ifade edilerek bu işlemi geçersiz kılmak amacıyla ve bu işlemin yerine geçecek şekilde yenisinin tesis edilmesi mümkün değildir. Ayrıca, davacı tarafından 10.11.2016 tarih ve 12686758 sayılı işleme karşı 7 gün içinde Disiplin Kuruluna itiraz edilmesine rağmen, sözü edilen itiraz başvurusu hakkında bir karar verilmeden, işlemin kesinleştiğinden de bahsedilemez.”

 

14- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 14.12.2018 tarihli ve 2018/2201 E., 2018/3264 K. sayılı kararı: “Uyuşmazlıkta, davacı tarafından, lehine olan bazı tanık ifadelerinin alınmadığı ileri sürülmüş ise de, Müfettişe verdiği ifadesinde, Okul Müdürü ile performans notunun 84 verilmesiyle ilgili olarak müdürün odasında veya odanın kapısının önünde gerçekleşen diyalogta, müdüre karşı “Ben insanım, ben insan olmayı sizden öğrenecek değilim, edebi de biliyorum, bu değerlendirmeyi ben yapsam, bu notu ben size vermezdim. “dediğini beyan ettiği, 30.09.2016 tarihli savunma dilekçesinde de benzer ifadelere kullandığını belirttiği hususları göz önüne alındığında, davacının Okul Müdürüne karşı "edepsiz-terbiyesiz" dediği hususunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça ortaya konulamadığı açık ise de, amiri olan Okul Müdürüne karşı agresif biçimde üst ile olan amir memur ilişkisi sınırlarını aşacak şekilde “Ben insanım, ben insan olmayı sizden öğrenecek değilim, edebi de biliyorum, bu değerlendirmeyi ben yapsam, bu notu ben size vermezdim." şeklindeki ifadeleri kullandığı hususunun sübuta erdiğinin anlaşıldığı, ancak davacının işlediği değerlendirilen bu eyleminin karşılığının aylıktan kesme cezası kapsamında bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle, davacının aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu disiplin cezası işleminde, eylem ile verilen ceza arasında ölçülülük ilkesi uyarınca adil denge bulunmadığı anlaşılmış olup, 657 sayılı Kanunun 125/C-e maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğuna ilişkin kural gereğince davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği ise açıktır. Bu durumda, dava konusu işlemin iptali yerine, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamıştır. Bu kapsamda idarece, yeniden değerlendirme yapılarak davacının eylemine uygun başka bir disiplin cezasının tesis edilmesi mümkündür.”

 

15- Ankara BİM 4. İdare Dava Dairesi, 02.03.2018 tarihli ve 2017/3223 E., 2018/741 K. sayılı kararı: “Dava dosyasının incelenmesinden, sikayet dilekçesi üzerine öğretmen olan davacının da aralarında bulunduğu Etimesgut F1 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde görev yapan personel hakkında Maarif Müfettişleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 15/06/2015 tarih ve 663.07/32 sayılı raporda; bir yıldır bedensel yetersizlik tanısı doğrultusunda verilen bireysel eğitim raporları kapsamında burada eğitim alan öğrenci K4'ün 28/06/2014 tarihinde rehabilitasyon dönüşü hastabakıcı tarafından düşürüldüğünden bacağı kırıldığı, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine 11/07/2014 tarihinde yatış yaptığı, ameliyatı sonrasında 16/07/2014 tarihinde taburcu edilerek 15 gün sonrasında dikişleri alınmak için kontrole çağrıldığı, ancak öğrencinin Temmuz ayında beş dersi aldığı yolunda düzenlenen belgede davacının imzasının bulunduğundan bahisle dava konusu disiplin cezasının verildiği, ayrıca ''Dolandırıcılık, Özel Belgede Sahtecilik'' suçundan açılan davada ise, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/03/2017 gün ve E:2016/192, K:2017/89 sayı ile davacı hakkında beraat kararı verildiği anlaşılmıştır.

 

Olayda, öğrencilerin aldıkları derslere dair ders defterine giriş yazılarının, kurumun, kurucu temsilcisi ve müdürü tarafından yapıldığı, henüz iki aydır öğretmen olarak görev yapan davacının bu belgeleri imzaladığı, ders defterlerine herhangi bir giriş kaydı yapmadığı gözönüne alındığında, madde metninde belirtilen ''gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek" eyleminin gerçekleşmediği görüldüğünden, subuta ermeyen fiil nedeniyle tesis edilen davacıya disiplin cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, hukuka aykırılığı tespit edilen işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların dava açma tarihinden itibariyle yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.”

 

16- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 15.03.2018 tarihli ve 2017/3993 E., 2018/625 K. sayılı kararı: “Tekerrür uygulanarak tesis edilen disiplin cezalarında, tekerrüre esas alınan disiplin cezası bilgilerinin işlemde yer alması, tekerrür ilkelerinin hukuka ve ilkelere uygun olarak uygulanıp uygulanmadığının anlaşılabilmesi bakımından elzemdir.”

 

17- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 02.11.2017 tarihli ve 2017/4850 E., 2017/12122 K. sayılı kararı: “Sivas İli, Kangal İlçesi, Koç Anadolu Lisesi'nde Kimya Öğretmeni olarak görev yapan davacının hakkında yapılan soruşturma sonucu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D-ı maddesi uyarınca "bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası" ile cezalandırılması teklifinin Sivas Valiliği İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu tarafından reddi üzerine, anılan Kanunun 125/C-a maddesi uyarınca "1/30 oranında aylıktan kesme cezası" ile cezalandırılmasına dair 19.04.2016 günlü 4400364 sayılı Sivas Valiliği işleminin iptali istemiyle açılan davada; uyuşmazlık konusu olayda, davacının, dava konusu eylemi ilk önce "...kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak..." şeklinde değerlendirilmek suretiyle soruşturmacı tarafından kademe ilerlemesinin durdurulması yönünde teklif getirildiği, inceleme ve soruşturmanın bu doğrultuda yürütüldüğü, ancak söz konusu teklifin Sivas İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin reddedilmesi üzerine Vali tarafından dava konusu işlemle yine herhangi bir gerekçe ve davacının eylemi konusunda bir tanımlama ve tespit yapılmaksızın 657 sayılı Kanunun 125. maddesinin (C/a) bendinde belirtilen; ''Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,'' fiilerini işlediğinden bahisle 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile tecziye edildiği, bu maddede birden fazla eylemin tanımlandığı halde disiplin cezası işleminde davacının hangi eylem ve buna karşılık maddede yazılı hangi fiil kapsamında cezalandırıldığının belirtilmediği, öte yandan, her ne kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 126. maddesinde disiplin kurulunca ceza teklifinin reddi halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest olduğu hükmüne yer verilmişse de, bu hükmün hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın bütünüyle bir serbestilik içeren bir durum olarak yorumlanamayacağı, hukuk devletinde bunun aksinin düşünülemeyeceği, takdir yetkisi ve serbestilik verilen durumlarda da işlemin belli bir somut nedene dayandırılması gerektiği, dava konusu disiplin cezası işleminde ise bunun olmadığı, dolayısıyla "...kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak..." eylemi şeklinde değerlendirilmek suretiyle soruşturmacı tarafından kademe ilerlemesinin durdurulması yönünde getirilen teklifin disiplin kurulunca bir gerekçe belirtilmeksizin reddi sonrasında davacının bir alt cezaya konu eyleminin herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin, tanımı ve tespiti yapılmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı

 

18- Ankara BİM 2. İdare Dava Dairesi, 03.07.2018 tarihli ve 2018/781 E., 2018/1831 K. sayılı kararı: “Dava dosyasının incelenmesinden, Kayseri İli, Pınarbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapan davacı hakkında, Batman ilinde görevli iken üyesi bulunduğu F2 Sendikasının bağlı bulunduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun 22.12.2015 tarihli ve 92 sayılı aldığı karar doğrultusunda sendikanın çağrısı üzerine 29.12.2015 tarihinde görevine gitmediği tespit edilen kamu görevlileri hakkında; "867 personelin özürsüz olarak göreve gelmedikleri, 133 personelin göreve gitmeyerek Batman İl merkezinde düzenlenen siyasi içerikli basın açıklamasına/iş bırakma eylemine katıldıkları, 1 personelin ise konuşmacı olarak katıldığı siyasi içerikli basın açıklamasında yasa dışı söylemlerde bulunarak, şube başkanı olduğu sendikanın mensubu olan öğretmenler ve diğer personeli kamu hizmetlerini engellemeye ve okulları boykot etmeye teşvik ettiği" iddiaları ile ilgili başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen soruşturma raporunda; muhakkikçe, 29/12/2015 tarihindeki işe gelmeme eyleminin sendikal faaliyet kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve davacının siyasi içerikli basın açıklamasına/iş bırakma eylemine katıldığı iddiasının sübut bulduğundan bahisle eylemine uyan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin D/o bendi gereğince "1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması" cezası ile cezalandırılması teklifi getirildiği ve bu teklif doğrultusunda davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin D/o bendi gereğince "1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması" cezası ile cezalandırılması üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

Olayda, dava dosyasının, soruşturma raporunun, soruşturma raporuna ekli olan tüm bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, davacının üyesi olduğu sendikanın aldığı karar doğrultusunda 29.12.2015 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemine katıldığı ve göreve gelmediği, dolayısıyla mazeretsiz işe gelmemesinin sözkonusu olmadığı açık olmakla birlikte, herhangi bir siyasi partinin yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunduğuna ilişkin bir tespit bulunmaması karşısında davacının eyleminin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin D/o maddesi kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, bu kapsamda olduğu değerlendirilerek bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılması yolunda tesis edilen disiplin cezasında hukuka uyarlık, aksi yöndeki mahkeme kararında ise yasal isabet bulunmamaktadır.”

 

19- Danıştay 12. Daire, 21.11.2003 tarihli ve 2002/241 E., 2003/3715 K. sayılı kararı: “Olayda, davacı tarafından, savunma isteme yazısının tebliği üzerine sağlık durumunun savunmaya elverişli olmadığını belirttiği halde 657 sayılı Yasa'nın 129. maddesinde yer alan haklar bildirilmeyerek kullanmasına imkan verilmediği ileri sürülmekte ise de, Yüksek Disiplin Kurulunca, 657 sayılı Yasa'nın 130. maddesinde belirtilen usule uygun olarak 7 gün içinde savunmasını vermesine ilişkin yazının davacıya tebliğ edilmek suretiyle anılan madde uyarınca yasal yükümlülüğün yerine getirildiği anlaşıldığından ve 657 sayılı Yasa'nın 129. maddesinde belirtilen haklar, talep edildiği takdirde idarece belirlenen zaman veya sürede kullanılabilecek haklardan olup, anılan maddenin bu hakların kullanılmasını zorunlu kılan bir hüküm niteliğinde bulunmaması karşısında, savunma istem yazısının tebliği üzerine savunmasını yazılı yapabileceği gibi vekil vasıtası ile de yapabilme imkanı olduğu halde bu imkanı kullanmayan davacının, yukarıda sözü edilen ısrarlı tutum ve davranışlarını sürdürmesi nedeniyle hukuka uygun olarak tesis edildiği kanaatine varılan dava konusu işlemin, savunma hakkı kısıtlandığından hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile iptaline ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

 

20- Danıştay 12. Daire, 29.05.2003 tarihli ve 2003/1230 E., 2003/1693 K. sayılı kararı: “Dosyanın incelenmesinden, öğretmen olan davacı hakkında öğrencileri kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı olarak okula gelmeleri konusunda teşvik ettiğinden bahisle yaptırılan soruşturma sonucunda davacının eyleminin 657 sayılı Kanunun 125/E-a maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği yolunda teklif getirildiği, ancak Yüksek Disiplin Kurulunca ceza teklifinin reddi üzerine atamaya yetkili amir olan Bakan tarafından 657 sayılı Kanunun 126. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davacının bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği, oysa ceza teklifinin Yüksek Disiplin Kurulunca reddi üzerine atamaya yetkili amirin kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını verebilmesi için yetkili disiplin kurulu kararını alması gerekirken bu husus yerine getirilmeksizin re'sen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilmesine ilişkin işlemde şekil açısından hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.”

 

21- Danıştay 12. Daire, 23.11.2023 tarihli ve 2020/3259 E., 2023/5985 K. sayılı kararı: “Uyuşmazlık konusu olayda; öğretmen olarak görev yapan davacının sosyal medya hesabından, terör örgütleri lehine siyasi veya ideolojik resim ve afişleri paylaştığının öğrenilmesi üzerine başlatılan disiplin soruşturması sonucunda, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt bendi uyarınca davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı; söz konusu paylaşımların Devletin aleyhine ve bölünmez bütünlüğüne karşı siyasi ve ideolojik propaganda mahiyetinde olduğu; anılan paylaşımların terör örgütü propagandası niteliğinde olduğunun … Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla da tespit edildiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, dava konusu işleme esas olan ve 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt bendinde yer alan "yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek" fiilinin, davacının eylemleriyle birebir örtüşmediği açık ise de; 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer olan eylemlere de aynı cezanın verileceği" yolundaki düzenlenme uyarınca, davacının sosyal medya paylaşımlarının nitelik ve ağırlığı itibarıyla 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt bendinde sayılan fiillerle benzer mahiyette olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, Devletin bölünmez bütünlüğüne karşı siyasi ve ideolojik amaçlı paylaşımlarıyla terör örgütü propagandası yaptığı sabit olan davacının, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık; davanın reddine dair İdare Mahkemesinin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü, İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.”


22- Danıştay 12. Daire, 31.10.2023 tarihli ve 2020/164 E., 2023/5473 K. sayılı kararı: “Anayasa hükmü ve 657 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; Devlet memurunun veya diğer kamu görevlilerinin görevine son verilmesi sonucunu doğuran disiplin cezalarının verilebilmesi için, söz konusu disiplin cezalarını vermeye yetkili merciiler tarafından, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına imkan tanınmasının hukuken zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; Yüksek Disiplin Kurulunca, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilen davacıya, 657 sayılı Kanun'un 129. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak son savunma hakkı tanınması gerektiği açık olup, hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında, Yüksek Disiplin Kurulunca 657 sayılı Kanun'un 129. maddesine göre son savunması alınmadan tesis edildiği görülen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, bu hususu göz ardı etmek suretiyle işin esasına girilerek verilen davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Yorumlar


ÖZBEY HUKUK & DANIŞMANLIK BÜROSU

Korkut Reis Mah. Sezenler Cad. Aktaş Apt. No:10/20 Sıhhıye/Çankaya/Ankara

+905516290833

Sitemiz ve içindekiler TBB'nin Meslek Kuralları'na ve Avukatlık Reklam Yasağı Yönetmeliği'ne uygun olarak hazırlanmıştır. Bu sitede bulunan bütün yazı ve içerikler bilgilendirme amaçlı olup bunların kullanılmasından kaynaklanan hiçbir sorumluluk ÖZBEY Hukuk Bürosunu bağlamamaktadır. 

©2022, Her Hakkı Mahfuzdur.

bottom of page